30 Ocak 2011 Pazar

LeMan Yazısı (2.bölüm)

LeMan güzel dergiydi yahu, alıştırmıştı kendine,ölçüleri, baskısı, kağıdı, çizimlerinde ki aşırılık..

siyasi duruştu LeMan, kampta eğitim görür gibiydim okurken, ne olduğunu bilmediğim konuda bilinçleniyordum, çok bilinçliydim, biri giriş yapsa deliler gibi tartışabilirdim ama konuyu bilmiyordum, o yüzden girişi başkasının yapması gerekiyordu, ana hatlarda soru vardı yani,

LeMan'ın ruhu çok farklıydı, bunu dergiyi yüceltmek için söylemiyorum, okuyanın karakterini belirleyen bir tarafı vardı LeMan'ın, zaten bu da mizah dergisinin 2, bilemedin 3 siyasi sayfasına yetmeyeceğinden, daha çok Öküz'de hayat buluyordu, sonra Hayvan geldi, Yeni Harman geldi, Git de vardı, ama bu dergiler LeMan'ın 2 sayfasından taşanlardı,

Popüler diziler gibi Travestilerin Eşcinsellerin illa o şekilde konuşmak zorunda olmadıklarını ve onların hep "allah korusun" gözüyle bakılmak zorunda olmadıklarını öğretti LeMan

ilk haftalarımda Baş Yazar Can Yücel'in bir şiirinin ikinci sayfanın sol üst köşesinde daimi durduğunu hatırlarım mesela, nasıl bir mizah dergisi yapar ki bunu,

bunu takiben Eşber Yağmurdereli, Yaşar Kemal, Ece Ayhan, küçük iskender ve nicelerinin hayatlarıyla, şiirleriyle dolduk

kerhanede çalışan bir orospuyla "bilmem ne abla" diye röpörtaj yapıyordu LeMan, belli ki o ablaya ilk kez biri giyinme esnasında zaman geçirmek için değil gerçekten merak ettiğinden "nasıl düştün" diyordu.

Popüler olmayana destek verdi, "göründüğü gibi olmayabilir"i aşıladı LeMan, beli hatası "göründüğü gibi değil" demekti.

Okur Mektupları, cezaevinden gelenleri yayınlıyordu ısrarla, sanki yıllarca sondan bi önceki sayfa hep cezaevi sayfasıydı, Ve LeMan dışarda da, "içerdeki tek eğlence"ydi.

Sakallı sakallı adamlar Ankaraya yürüyordu, her köşeden ayrı destek yağıyordu, her balonu bir dövizdi aslında, ama köyün delisi gibi, herşeye muhalefetti LeMan,

belki o zamanki durumlar da çok müsaitti buna, özel kanallar arttıkça rekabbet, reyting artıyor, gazeteler kendi kanalını destekliyor, dışardan çeviri müzikler yaygınlaşıyor, televole diye bişey çıkıyor, sitkomlar, cıvık yarışmalar, yani herşeyin ilki yaşanıyordu, ve LeMan hepsine muhalefetti.99 yılının lalelerinde hepsi fazlasıyla vardı,

hem Susurluk hem de '99 Depremi de bu döneme gelince yolsuzluklar, saçmalıklar, klişeler, yalanlar ve faşistlikler dergisi olmuştu LeMan,

Abartmıyorum; Mc Donalt's a gittiğimde etrafa bakmaktan yiyemediğimi hatırlıyorum, ya dergiden biri görürse diye...(tanıycaklar sanki de)

Ve bu herkese sallama durumu bigün Okan Bayülgen'e hatta Zülfü Livaneli'ye isabet edicekti, benim de körü körüne inandıklarım birbirini nötrleyecek, bu muhalefete de muhalefet olunabileceğini düşündüğüm ilk zamanlara denk gelecekti.

Bi gün Erdil Yaşaroğlu Özlem Tekin'in prgoramına çıkmıştı, kanal D yi, D&R ı protesto ederken bu nasıl oluyordu, D&R ın LeMan'ı satmıyor diye dergiden protesto edildiği zaman değilmiydi, toplatılmamış mıydı, demek ki dergideki herkes aynı kızıl-çizer modda değildi, ve nitekim bu bölünmeyle belli oldu,

LeMan değil, önce L-Manyak çok büyük bir yara aldı, hatta bitti, içinin tamamı Lombak oldu, lombak dergiden en çok tutan köşeydi, ismin verilmesi çok popüler bir durumdu, tatsızdı, ama ben LeMan'a daha meraklı oldupumdan sorun yoktu, sonra sorun oldu, Selçuk Erdem de, Metin Üstündağ da gittiler, Penguen çıkmaya başladı, gözucuyla baktım, muhteşemdi, ama yok, ihanet gibiydi,  bu böyle uzun süre devam etti, sonra dayanamadım ve Penguen'e geçtim..

Pengueni, Uykusuz'u uzun uzun anlatmicam, zaten buna gerek de yok, ama sadece bugün sevilen beğenilen ne varsa ama ne varsa LeMan'ın ürünü olduğunu düşünüyorum,

Yozlaşmaya muhalefet eden LeMan'ın siyasi sayfaları, komiğin önüne geçti, bu belki normaldi ama komik gidince dergi başka bir sınıfa giriyor, Baruter'in muhteşem çizimleri, Selçuk Erdem'in esprileri, Kenan Yarar'ın Galip Tekin'in şaheserleri, Lütfü Oflaz'ın bi kaç kelimesinin altında kalmaya başlıyordu, LeManti medya Ateş püskürürken, kimse Faruken Bayraktare'nin sempatik karakterlerine gülemiyordu, (ama ne olursa olsun Fatih Solmaz hep çok komikti)

Ve sonradan anladım ki, bir uçurumdan dönmüştü mizah, "muhabbetimiz uyuşmuyor" sonuna kadar haklı bir ayrılma sebebiydi, Penguen, çok daha saf, çok daha masum bir dergiydi, çok komikti ve aslında daha muhalifti, sadece köyün delisi değildi çünkü söyledikleri ciddiye alınıyordu.

İşte burda mizah ÇağÇağ'dan Akgün'den sıyrılıp, MET-ÜST edebiyatıyla hem çok daha kaliteli hem de çok derinden ve zekice vuran bir hal aldı, ve ben yine sonrada anladım ki, bir mizah dergisinin herşeyi MET-ÜST'tü. Metin Üstündağ'ın iki kelimesi Nihat Genç'in 6 puntodan 3 köşeyi doldurmasına bedeldi,

Karşılaştırma yapmak istemiyorum, hepsini ayrı sevdik ama Metin Üstündağ hem edebiyatıyla hem mizahıyla bugüne kadar ki tüm mizahçılardan ayrılmıştır bende, işte bu yüzden siyaseti de ayarında yapar, LeMan'ın bazı kapakları arşivliktir, Penguen'in her kapağı çerçeveliktir, çünkü onda Metin Üstündağ doğrudan rol almıştır,

Musa Kart'ın başbakanı kedi çizmesine açılan davayı protesto olarak, 9 ayrı hayvan çizimi kapağı, her biri imzalı dev afiş olarak hala arşivimdedir, ve o hep eleştirdiğimiz medya devleri ilk kez mizahın gücüyle bu kapak sayesinde yakından ilgilenmiştir,buna da dava açılınca MET-ÜST "çizilmiş karikatürün davası olmaz" diyerek davaya da güldürmüştür, ve dergi aklandığında kapakta bir penguen başbakan'a" Lütfen Validenizi de alıp gider misiniz" diyecektir.

İşte bu MET-ÜST zekası ve çağın en iyileri olan ersin-umut-yiğit üçlüsü de aslında bu kapakla ve MET-ÜST zekalı mizah sayesinde ön plana çıkmışlardır, yanına yaklaşınca sülalesine küfreden deli dergiden, gerçek bir muhalefet, gerçek Şairler, Gerçekten çok komik yazarlar çizerler, ve çok iyi edebiyatçı-öykücülerin yanısıra, çok da iyi "yumurtalar" çıkmıştır.

ve uykusuz bu çok kaliteli yoğurdun da kaymak tutan en iyi tarafıdır, türk mizahının defalarca kaynatılıp tortusu alınmış Mırra'sıdır.

Bağlayacak olursak son 11-12 yıldır aralıksız mizah okuyan biri olarak, ahkam kesmeye hakkım olduğunu düşündüğüm tek konu olan mizahın değerlendirmesi bence budur, LeMan gerçek bir ekoldür, herşeyin başlangıcıdır, insaflıdır, merhametlidir, hayalleri süsler, ulaşılması zordur, ama hep bileyicidir, birşeyleri sivriltir hep LeMan, bu kadar çelişkili bir ülkede, yargısı hep kesindir, bence hep bundan kaybetmiştir, köyün delisi, devamlı sigara içen bir veremli daha şirin bir ifadeyle "ağzı bozuk ihtiyardır", kendi sahasındayken önüne gelene ateş püskürtür, ama ÇağÇağ Okan Bayülgen'in Programında kuzudur, çünkü onları başka TV'ye çağıran da yoktur, Zülfü kendi bestesini Vodafone'a verir, kaygısı çağdaş takınan, aslında çok tutucu LeMan yazarlarına düşer, evet gerçekten de "şarkılar sokağa" böyle çıkar ve ben her reklamda özgürlük'ü duymaktan büyük zevk duydum.

uykusuzdaki toy ve yanlış (ya da eksik ve cahil) siyasetin çok komikle birleşmesi, LeMan'daki dozajın fazla kaçması karşısında, aradan sıyrılan hep Penguen olmuştur aslında, siyaset-mizah dozajının şimdiye kadarkinin en optimum düzeyine ulaşması daha önce de söylediğim gibi Metin Üstündağ'ın eseridir.

Bu yazı LeMan'a körü körüne inanan bir çocuğun, karakterine hem şekil veren hem bu sürece tanıklık eden sayfalara bir saygı yazısıdır aslında... siyaseti, aşkı, mizahı, yozu, popüleri, sanatı, şaheseri, öyküyü, sinemayı,eleştiriyi,emeği, küfürü, kaliteyi ve sonra "ayırdına varmayı" öğrendiği zamanların, haftada bir beliren, hayali ve sessiz ama inceden akıl verip kenara çekilen yol arkadaşıdır,

LeMan okuyana hep başka gözle baktığım için, ben okurken de "acaba kızlar bakıyor mu" diye düşünmeme sebep olan, bakmayınca da "demekki faşistlermiş kaltaklar" diye yaftalatan dergidir.

LeMan; okurken faşistler tarafından dayak yiyip, ağzı burnu şişmiş bi şekilde "LeMan okuduğu için dövüldü" diye 2.sayfada haberimin çıkmasını hayal ettiğim dergidir...

LeMan; her hafta şaşırtan, heyecanlandıran, belki çok farklı biri olucakken yeniden raya oturtan dergidir...

LeMan; ortaokul lise ve üniversitede, şimdiye kadar oturduğum bütün masalara mutlaka kazınmış logodur...

LeMan; hala elime bir kalem geçtiğinde farkında olmadan karaladığım ikisi büyük harfler topluluğudur,

LeMan; "muhalefet yapmak basit bir iş değildir"i kendini bitirmek pahasına öğreten, muhalefete muhalefet olmayı ilke edindiren dergidir.

LeMan; sevmediğim amcamdır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder