Başlık AHMET YILMAZ'dan yani LeMan'ın en ustalarından birinden, bizim neslin yıldızlarından, tam sayfa bir KILLANAN ADAM kapağın arkasına, "BAKİ KALAN BU KUBBEDE BİR HOŞ SADA İMİŞ" diyor, LeMan o kubbe oluyor.
Dayımın elinde gördüm bu dergiyi ilk, daha doğrusu hiç bi arada gömedim onun elinde, her parçası bi yerdeydi dayım okurken, çekyatın üzerinde uzanıp okuyodu... hiç bi anlam veremedim ne olduğuna, gülünmek için olduğunu da anlamadım,
dayım askerden dönmüştü bi gün, bavulunu karıştırırken mevcut arşivimin en değerli parçasına denk geldim "ROBİNSON CRUSOE & CUMA" ilk kitap olduğundan 1 yazmıyordu üstünde, ve arkasında ıssız bir adada çizer gibi görünen adamın altında yazan "GÜRCAN YURT"u yayınevi falan sanmıştım o zaman, kitap Cuma'nın Robinson'u ebelemesiyle başlıyordu, ama Robinson yummuyordu. o ana kadar karşılaştığım en acayip ve en komik kitaptı bu. Aziz Nesin'in "ANITI DİKİLEN SİNEK"te "bir" yerine "bi " yazmasına şaşırdığım kadar şaşırmıştım bu kitaba ve ironiktir ki daha sonra bir dilbilgisi dersinde gizlice okurken Reyhan Hoca almıştı elimden Kitabı, çünkü gizlice okuyabiliyordum ama GİSLİJE gülemiyordum AMİNA KOYİM... ortaokuldaydım ve hiç bi şeyden bu kadar zevk almamıştım..
Profilo yeni açılmıştı, Umut'la hayatımızda ilk defa bir kızla buluşup yalnız başımıza bir yere gittiğimiz gün aldım ilk LeMan'ımı, D&R a girdik, umut zaten alıyordu, ben de bi tane aliym bari dedim, tarihi hatırlamıyorum ama ortaikideydim. o günden beri karikatür okuyorum.
LeMan beni çabuk çekti içine, siyasi sayfalarından etkilendim önce, "SEFER SELVİ"nin "DERYA SAYIN"ın ta.şaklı baba çizimlerine güldüm, kutupayısı grubuna tecavüz eden polise bakarak bir adamın oğluna "bak şu kutup ayısı bunlar da büyük ayı ve küçük ayı" diyişini hiç unutmadım, sonra deli gibi güldüm SELÇUK ERDEM'e, ERDİL YAŞAROĞLU en beğendiklerimdendi, CEM YILMAZ'ın da bu dergiden çıktığını duyup gururlandım, BEZGİN BEKİR'den bişey anlamasam da varlığı huzur veriyodu sanki, KAAN ERTEM vardı bi de başlarda sevmemiştim hiç,"ERDENER ABİ neden var yahu, ne yani bu" diyordum CENGİZ ÜSTÜNle BÜLENT ÜSTÜN'ün ardeş olduğunu öğrendiğimde artık L-Manyak vardı ve tabi FATİH SOLMAZ gibi bir cevher de,
LeMan'da yazar olma hayalim hiç bitmedi, şuan sorsan yine vardır, ama çizemediğim için sadece komiklikle dergide olabilmenin temsiliydi Fatih Solmaz, veremle savaşanlar derneğinde ".mına kodumun veremlileri" diye adam kovalayan karikatür yapıyordu, ohaydı. Fatih Solmaz çok çok çok komikti.
BAHADIR BARUTER ne biçim çiziodu öle, ama benim favorim "KENAN YARAR"dı. HİLAL çok seeksiydi off GALİP TEKİN de muhteşem çiziyo ya, ENDER ÖZKAHRAMAN'ın hikayelere hastaydım, (Bozüyük'lü olanını Bilecikte okumuştum). CAN BARSLAN'ı yıllarca DEDEKTİF ŞANLI sandım "Sanlı"ymış, VEDAT ÖZDEMİROĞLU'nun VÖSYM SERİSİ'ni onlarca defa okudum.isimler çoğaltılır ama hangi birini söyleyeceğini bilmeyen adam hiç bişey yazamaz heralde, sadece birilerine anlatmak için ezberlemeye çalıştığım balonların toplamı sayfalar tutar. LeMan'ı da L-Manyak'ı da kaçırmadan okuduı yıllarca, Umut L-Manyak'çıydı, ben daha ziyade LeMan'cı, her bir noktasını inceleye inceleye çizeri çizgiden tanımaya da başladık sonra, İstiklalde sadece yukarı aşşağa yürüyen iki Beyoğlu yorgunu olarak, derginin arkasında yazan "İMAM ADNAN SOKAĞI" aradık bi gün... bulamadık...başka bi gün tekrar denedik, bulduk, LeMan KÜLTÜR'Ü aradık, onu da bulduk, metal gri, dümdüz bi kapısı vardı, o anı hiç unutmuyorum,önce sen gir dedi, yok dedim ben girmem, o zaten girmezdi, yaklaştım kapıya, sanki hanselle gratelin muhallebi evini bulduk mına koyim. kapıyı hafif sürünce dev ışık hüzmesi bizi içine çekicekti sanki, şimdi o bütün kadro bu kapının arkasında mı diye düşündüm, gerçekten böyle bişey bekliyordum. kapının ortasında küçük bi nokta olduğunu farkettim, kameraydı, zaten bacaklarım titriyordu, kadrajdan çıktık, bi kaç gün de giremedik... ilk girdiğimizde Umut'u bilmiyorum ama ben bu kafe görüntüsünden çok hoşlanmamıştım, bizim iki hafta girebilmenin hayalini kurduğumuz yerde adamlar rahat rahat oturuyorlardı ve etrafta hiç çizer yoktu, ama dergilerle kaplı duvarlara bayılmıştım, (hala aklımın bi köşesinde durur bi gün yapıcam diye) kütüphanesinden çıkamamıştım, (zaten bizi başka yere pek sokmuyolardı) ama en önemlisi İLHAMİ ile arkadaş olmuştuk, İlhami kapı görevlisiydi, koca mekanda bizimle konuşan tek adamdı.
LeMan L-Manyak maçı vardı bi gün, BJK Fulya suni çim sahadaydı, 19:00 daydı, ben LeMan'ı tutuyodum, Umut LeManyak'ı, LeMan yenmişti, "bir slogan başlattım" la övünmüştüm, yani o kalabalık önce benim başlattığım bir sloganı söylemişti, umut da yapmıştı aynısını.Ve çıkışında imzalar, has.ktir biz bunu tahmin edemedik, herkes defter kalemle gelmiş, bizde bişey yok, bi parça ondan bi kalem ondan ala ala imzalar almıştık çizerlerden, karışık imzalatıp sonra paylaşalım demiştik, farkettik bi sayfada önde ufuk'a arkada umut'a sevgilerle yazıyo, ve bundan iki tane var, eşit olarak paylaştık yani yine, o küçücük kağıtlar hala duruyor bende, bir "sevgilerle"m eksik olarak.
He bi de Umutla ilk kez porno dergi alıp odada incelerken babası içeri dalınca derginin üstüne ani bi refleksle LeMan örtmüştük, halden de anlıyodu LeMan
İnternet çıktığında da internet kafeye her gidişte (MİRC'ten sonra) baktığımız ilk sitelerden biri leMan'ınkiydi. zaten aklımıza başka bişey gelmiyordu.
LeMan'ın bende ne anlama geldiğini anlatmak sayfalar sürer ama lisede hastalığın boyutları daha da arttı, hem siyaset hem mizah, hem genel kültür dergisiydi LeMan, L-Manyak'sa sadece komikti ama çok komik,
Bigün "FİLİSTİN" özel sayısı yaptı LeMan, tam da savaşın ortasında,"savaşı destekleyenin ya çıkarı vardır ya da aptaldır diyordu"
başka bi gün "fransadan muhalif mizahın babaları geliyor" dedi, "CHARLİE HEBDO" özel sayısı çıkardı, arşivimin iki nadide parçasıdır hala.
TÜYAP'da ODAKULE'de saatlerce kuyruk beklememin sebebi hep LeMan'dı
kütüphanesinden de tişört, rozet, kitap, poster, çıkartma aldık durduk yıllarca, Şerafettin'i Annem yer bezi yapana kadar giydim(sittin sene).
M.ÇAĞÇAĞ'ın "tripanazomigambiyetsizler"i ve "46-cezai ehliyeti yoktur" tişörtlerini de
-İlhami bu kaş lira
-5
-3ü tane kaça olur
-7
sonra BARUTER bi kaç hafta çizmemeye başladı, hasta falan mı acaba dedik, ve lisedeyken Milliyette bi haber gördüm, mizah dünyası bölündü diye (haber arşivimde mevcuttur), yeni derginin kurucularından MET-ÜST, muhabbetimiz uyuşmadı ayrıldık demişti, o zaman anlamamıştım bunu.
Rüya orda bitti. Bana göre LeMan'a ihanetti bu, inat ettim, LOMBAK'a da PENGUEN'e de geçmedim, ben yine LeMan okudum...derginin yarısını ÇAĞÇAĞ, yarısını KEMAL ARATAN dolduruncaya kadar.
DEVAM EDECEK(yoruldum, 3 saat sürdü NİHAT GENÇ miyiz burda)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder