25 Mart 2012 Pazar

benim burda ne işim var

günlerden haftanın en sevdiğim günü, kadıköy bahariyede gezmeyi en sevdiğim günün akşamı yani,

doblo tipi olup markası da doblo olan bir arabanın arka koltuğu yatırılmış olarak bagajında saklıyorum kendimi,

hintçe bir müzik kaydı çalıyor arabada, ön koltukta kadim, şoför mahallinde-ne kadar samimi olursa olsun ilk kez karşılaşmış gibi "kardeşim" diye hitap eden-bi adam.

arkada sigara içmek yasak kardeşim diyip kültablası uzattı demin, inceden acıyor galiba,

bu siirtliler hep koltuğu yakmış amına koyim diyor, sanki gavur malı diyor, bu derenin insanına akıl ermiyor diyor.

bacaklarımı içeri çekip hareketsiz yere kapaklı yatıyorum, sırtımla tam otomatik bir kahve otomatını da tutuyorum bi yandan, az önce ayak bastığım, ki o ayakla da daha önce burger kingin taksimdeki yalak gibi işenen tuvaletinden sızan çişe basmıştım, yere yatıyorum.

polis diyor taşıma için ceza kesebilir, arkada da adam olunca daha da sakat demeye getiriyor, köprüden geçerken meecbur yatıyoruz. sağ şeritteyiz trafik fena

Gerçi diyor benim yük taşıma ruhsatım var diyor, o sırada hiç üşenmiyor, torpidodan cüzdanını, cüzdanından iç kısımlardan kırmızı bir kartı çıkarıyor,

bak diyor ikimize de gösteriyor, kravatlı traşlı bir adam var kartta, sanki aslından ayırabilecekmişiz gibi bakıyoruz, gerçekten bu adamın da traşlı ve kravatlı olabilme ihtimali varmış, açık mavi montu çıkarmış halini bile düşünmek zor. Esnaf ve sanaatkarlar odasına kayıtlıyım diyor. sonra bu kartı sallayarak ergenekona kadar uzanabilecek bir hükümet eleştirisi başlıyor, herşey vergi diyor herşey vergi, illa öyle ya da böyle sikecekler diyor. şimdi ben bunu çıkarmışım diyor adam mobilyanı bile taşısan izin alıcaksın diyor diyor. önceki diyoru o diyor.

adam sessiz durmayı pek sevmiyor. gerçi biz de öyle, ümraniye sapağını geçtikten sonra şile yolunda motor üstünde havanın nasıl birden pat diye soğuduğundan konu açiym diyorum, bu konuyla pek ilgilenmiyor. buralar orman havasıyaa diyor geçiyor. zaten ben de demin iş uzarsa biraz bekleyebiliriz dediğim için konuyu değiştirmek için bunu söylediğimi belli etmek istemiyor üzerinde durmuyorum.

kardeş diyor arapça bilen var mı,
aha diyorum az evvel alevilerin eline silah almadığıyla övünen bu ırksal dost kurana bağlicak.
yani kulak aşinalığı var mı bi müzik var nece merak ediyorum diyor.

ses kaydı yapamadım video olarak aldım diyor. sallanan bir masa görüyorum yattığım yerden telefonun ekranında,
iki uzman gibi hafif telefona eğilmiş intronun geçmesini bekliyoruz ama introdan bile anlaşılıyor ve bariz hintçe bir şarkı başlıyor.

farsça da olabilir miş hintçe de diyor arapça mı bu diyor hakında konuştuktan sonra köprüye geliyor şarkının bitmesini bekliyorum.

önden vidyo olarak kaydedilmiş hintçe bir müzik doblonun arkasında sırtımla dizginlediğim bir tam otomatik kahve otomatı köprüde polis beni görmesin ek iş yaptığımı bilmesin diye olsa gerek saklanıyorum.

12. otomatı alıyoruz, satıcının eve gelmesi, aletin programlamasını bize öğretmesi derken baya bi beklettik, aslında çok borçluyuz bu adama, çok güzel makina aldık bu sefer, bi de bir kısmını web sitesiyle barter edince bardak tutan el şeklinde yapılmış sağ sol yapan ve bardağı kendi veren robotic mekanizmayla tokalaşasım geldi.

senin işler nasıl diyorum, benim işlerin hepsi altın olsa boşşş diyor, deredesin diyor..
konu değişiyor 5 yaşlından beri aşina olduğum yerle ilgili brifing alıyorum.
beyoğlunda 15 senem geçti, boşşş diyor, her sokağı bir ülke diyor, k yi fazla bastırıyor..

yine kendi gibi, k yi fazla bastıran 17 yaşlında bir çocuğu gelirken patakladığını anlatıyor. aaabi diyor ama üstüme çıkacak tehdit yani anlıyor musun diyor, siirtlilerin çocuğu, amcası da sınıf arkadaşım diyor.

k yı ne kadar bastırır ne kadar uzatırsa orta yaşlı için geçmişi o kadar karanlık, ergense geleceği o kadar bataklık gibi geliyor,

çok geçmiyor lisede silahla yakalanışını belinde silahın patlayışını anlatıyor, hemen arkasından bir siirtli eleştirisi daha geliyor, çocuklarına hiç sahip çıkmıyorlar diyor.

konudan kopuyorum otomatın geliri ne olur diye hesaplıyorum belki yüzüncü defa ve yüzüncü farklı sonucu çıkarıyorum, zibidi öndeki taksinin 35 cm kadar dibine 110km hızla giriyor benim motorla giremediğim aralardan geçiyor, adam işi biliyor diyorum ve kkkkkendi başına bi iş daha yapmanın keyfiyle arkaya biraz daha yaslanıyorum. ulan güzel makine be diyorum, tam otomatik,



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder