- hamasi, ırkçı, taraflı, ilkokul zekası mizah anlayışı ile nice embesillerin, ve "de" leri ayrı yazmayı bilmeyen ama değerlerine çok bağlı atatürkçü, iphone4lü türk gençlerinin sözcüsü düzeyinde yazıları ile haybeye maaş alan yılmaz özdil en çok ölmesini istediğim adam, ölse çok rahatlicam hehe
- nedenlerini sıramaya çalışırken başımın ağrıdığını farkettiğim serdar ortaçın bir arap şarkısına söz oturtmaya çalışırken kafiyeyi ayarlayamaya fazla zorlamaktan gözleri kararak aniden yere yığılmasını deli gibi istiyorum(çok hafif oldu ama olsun manidar olur)
- mecliste başbakanın toplumca hoş görülmeyen bazı davranışlarını arka arkaya sıralamalardan oluşan konuşmalarının genellikle sonlarına doğru desibeli arttırarak değerlerine bağlı türk gençliğinin aref'ten sonra en çok paylaştığı, işçi grevlerinde asgari ücretle çalışanlar bile her seferinde denk getiremezken nası oluyorsa her seferinde biber gazına maruz kalmayı başaran, olacak o kadar skeçlerinden kalma üslubuyla hükümeti maddi durumlar konusunda hunharca eleştirip, halka"sizin yanınızdayım, ben de sizdenim" imajı verirken geçen hafta mecliste ilk defa kısık sesle yaptığı konuşmasında, (tamı tamına) "neden bizim makam aracımız ve şöförümüz yok, telefonda seçmenin sorunlarını mı dinleyeceğiz, bi de o yorgunlukla araba mı kullanacağız, kaza yapmamız kaçınılmaz" diyerek halkla arka koltukta kucaklaşmak isteyen muharrem ince, şöförünün kullandığı araçta şarampole yuvarlansa yüzüme gözüme kan geli yemin ediyorum.
- genelde petlerini, sevişmelerini, üniversiteden arkadaşlarıyla (muhtemelen 2 yıllık hehe) yıllar sonra buluştup elde kave gezmelerini ve yaptıkları geyikleri, arkadaşlarının sevgilisi var mıymış yok muymuş, hangisi evlenip boşanmış, okuldayken nası kızlarmış, hayat onları nereye sürüklemiş şeklinde sadece kendini ilgilendiren konuları yazan ya da 150 kiloya yastıklarla felan çıkıp onlar gibi hissetmeye çalıştığını açıklayan ayşe armanın 300 kiloluk bir varilin altında kalmasını ve 110 kiloluk yastıkları o an yanında olmamasını istiyorum(çok istiyorum)
- bunu hiç abartısız ve son derece içten en ufak bir şakasal duruma mahal vermeden söylüyorum, yeni telefon aldığında önündeki jelatinini 3 dk dan uzun süre tutan herkesin ölmesini istiyorum(gerçekten)
- hala kumandalarını tozlanmasın diye poşete koyup(ben küçükken babam da yapıodu o sayılmaz, şuanda olucak) bantlayıp o şekilde kullanan allahın belası gerizekalıların, çok acil ölmesini istiyorum,
- sıkışık otobüse bi önceki durakta kapağı atınca, diğer urakta ne kapıyı açıyon üstüste mi binsin insanlar diye şöföre kızan, kendinden sonraki durakların akşam kaçta eve gittikleriyle zerre ilgilenmeyen ve azıcık sıkışmamak için kim işe ge kalırsa kalsın modundan ayrılmayan, bencil ve aşağılık tüm(genelde kadınlar)ın değişik şekillerde ölmelerini istiyorum, çok orjinal şekillerde ama.
- tasarımını beğenerek aldığı telefonunu, çizilmesin diye iğrenç bir plastiğin içinde kullanan ve o halinin çizik halinden daha kötü olduğunu idrak edemeyen, değeri azalamasın mantığı ile kendini, o ürünü kullanmaya layık görmeyen ve bu zevki ikinci el sahibine(50tl karla) bırakan embesillerin jelatinle kullananların tamamı öldükten sonr önem sırası olarak ikinci dereceden ölmelerini çok rica ediyorum, mümkünse bir kabın içinde oksijensiz falan kalsınlar. off çok sinirlendim şuan yaa
- yere otururken altına mutlaka gaste falan koyan, yoksa oturmayan, çömelen karı gibi adamların ölmesini istiyorum
- otobüste dişinin arasındaki boşluktan "fiiüüffttt" sesini belirli aralıklarla çıkaran ayıların ölmesini istiyorum
- futbolculuk hayatında oyunda kaldığı sürenin yüzde 40ında hakeme taçı karşı tarafa vermesi dahil tüm kararlarda itiraz eden, ve bunu kendine has dalga geçer gülüşüyle eleştiren bülent korkmaz'ın bütün bu pozisonların doğru karar olduğunu ağır çekimde idrak etmesi sonucu allahından bulmasını diliyorum
- bir almanya turnesinde De Be Wayiro şarkısını çalan Ahmet Aslan, şarkının son bölümlerinde giderek yükselen muhteşem bi soloya imza atarken, o sırada babaannesinin dizleri üzerinde ayakta duran ve kadının iki elinden tutarak, sağa ve sola doğru tempo tutturduğu 1.5 yaşındaki bir çocuğa çok yavaş zoomout yaparken, şarkı bittiğinde gitarın çatlamış olduğunu yakından çekerek sülalesine defalarca küfrettiren kameraman.
- azıcık yağmur yapınca şemsiye açıp 9 tane sivri ucu yokmuş gibi elindeki ölüm aletiyle insanın üstüne üstüne gelen kızların (adamlar karşılaşma anında şemsiyeyi yukarı kaldırır).
- 180 yıl yaşasa, aynı esprilerle aynı konuklarla, aynı tarzsızlık, karaktersizlik, kaypaklık ve yalakalıkla, aynı şeyleri yapmaya devam edecek olan, her gelen konuğa alkış yapan, popüler kültürün tam anlamıyla esiri olmuş beyazıt öztürkün, solcu olduğunu sanırken ahmet kayaya saldıranlarla beraber marşlar söylediği gece ölmesini isterdim, şimdi ölse nolcak ibine
- rüzgar nereye esiyorsa, o tarafta duran, yukardaki arkadaşla birlikte marşlar söylerken, aynı konuyu rahatça konuşulabildiği günlerde film yapmayı ve "biz neler çekiyoruz" modundan nemalanmayı kendine görev edinmiş mahsun kırmızıgül'ün bi kere bi daha film yapmaması için çok acilen ölmesi gerekiyor.
- bi sanat filmi lafıdır tutturan, anlamadığı tüm filmleri kötü kabul eden, 3 kuruşluk aklıyla film eleştiren idiotların ve bunların oluşumunda katkı sağlayan yılalr yılı "ressamların hepsinin yan şapka taktığı, taksisinde para bulan şöförün iade ettiği, yakışıklı adamın mutlaka iyi dövüştüğü, ve aynı senaryoların binlere defa oynandığı, 3. sınıf yapımların yaratıcılarının ölmesini istiyorum.
- "ay çok güzeldi çok ağladık" ayarında sinema yazıları, konuya ne kadar hakim olduğundan emin olduğum ve türk sinemasının en dipteki eserlerinden biri "ıssız adam müzikali"ne olan yoğun övgüleri sebebiyle ölmesini çok dil ama az arzu ettiğim ömür gediğin, sinir bozucu sesi, ne olduğu ne söylediği belli olmayan arabesk ötesi sevgilisi, youn bakıma alınıp alınıp bi türlü ölemeyen ferat göçeri altın portakal dönüşü kendi kullandğı otomobille bodrumdaki konserinden alıp istanbula doru harket ettikleri sırada karşı yönden gelmekte olan 42 NKU 3172 plakalı bir tırın altında kalmalarını diliyorum
- ortaokuldan itibaren sorumluluk bilincine başlayıp, kariyer planlaması yaparken bilgisayar mühendisi olmak isteyip, sonra sosyal zekasının daha çok olduğunu farketmesi üzerine(matamatiği becerememenin gerizekalı denmemesi için alınmış önlemi) gazetecilik (idealindeki meslek) okumak isterken, üniversite sınavının bir sıralama sınavı olduğundan bi haber olarak"sorular böyle zor olursa karsı kazanırız anca" gibi değerli bir açıklama yaparak, es kaza bi yeri(muhtemelen işletme, kamu yönetimi, iktisat gibi çok bulunan bölümlerden birini) kazanıp ilk vizelerde çok çalışıp başka bir üniversiye geçmeyi hedeflemesine rağmen başarılı olamayıp girdiği okuldan mezun olduktan sonra, mülakatta bir çırpıda kendini ifade ederek rakiplerinden sıyrılması sonucu bankaya kapağı atan, ve kurumsal terimleri gerektiğinden fazla kullanıp, rakip bankalardan eski bir dostu gibi bahseden, uyguladığı yanlış politikayı bir kave eşliğinde değerlendirirken, haftanın 6günü köleleştiği işinin sosyal tesislerinde açığı kapatacağını sanan, açığı asla kapatamadığı gibi, banka içi yükselme sınavlarını kaçırmayan, bunun yanısıra kpss, ales, üles, gibi sınavları da kaçırmadığı için pazar günleri de genelde meşgul olan, kariyer planlamasından erken yaşlanan ve 48 yaşına gelen geldiğinde geride "ağustosun sonlarında birer haftalığına gittiği popüler yazlık mekanı fotoları bulunan kadının, daha fazla acı çekmemesi için orta okulda sahnelediği yıl sonu piyasinden hemen sonra ölmesini diliyorum.
- bir iki tane unutmamak için yazayım derken koca sayfayı dolrudan ve gecenin bi yarısı sağa sola kin kusan, yarın da muhtemelen aklına bir iki madde daha gelince tüh keşke onları da yazsaydım diye hayıflanacak olan, insan sevgisinden uzak pislik adamın teki, kendi düşündükleri, yağtıkları, izledikleri dinledikleri dışında herşeyin yanlış olduğunu düşünen bu arkadaşın da ölmesinde bi sakınca yoktur, ama yılmaz da ölsün yaa.
o dil de bu yazı sadece kendi halinde kin kusmaktadır, yoksa şimdi bi haftada bunların hepsi birer birer ölür, ondan sonra savcılık bu yazıyı ihbar kabul etmesin.